Tuesday, May 28, 2024

Gladyatör

Anlam veremiyorum olan bitene hala. Hayırlı mıydı, şimdi mi değil; yoksa baştan beri mi hayırlı değildi de Rabbim beni korudu? Benim sorumluluğum ne kadardı o zaman? O dua, o rüya. Baştan sona bir muamma. Bir gün çözebilecek miyim?

Ne yapmam gerektiğini biliyorum ama sanki. Hayırlı olup olmadığını çözemediğimden ve hala umut olduğunu düşündüğümden, dua etmeye devam. Öyle ya da böyle. Şu noktada vazgeçtiğim için güzel bir şeyi kaçırmak çok acı olur. Yüzüp yüzüp kuyruğuna geldim belki, kim bilir. Dua edeceğim. Ama mutlu olarak, depresif ve hüzünlü değil. Kendimi strese sokmadan. Zor olan kısım da bu zaten.

Gladyatör iyi geldi. Çok eski bir zamana gitmek. Hayat bizim yüzyılımızdan ve problemlerimizden ibaret değil. Maximus'un yaşadıkları çok zor. Bir komutanken köle olması, ailesinin korkunç bir şekilde katledilmesi... Ama kahramanca öldü. İnsan diyor ki, ölüm iyi ki var. Ve anlamlı bir şekilde ölmek ne güzel. Yaşamak da güzel. Sıkıntımı hafifletti, stres attırdı. Önemsiz gelmeye başladı bazı şeyler. Bunlar gerçekte olmayan şeyler değil çünkü. Nitekim gözümüzün önünde bir soykırım yaşanıyor şu anda.

İşte tam da bu ruh halimde olmam lazım artık, bir yandan duamda sebat ederken. Ümit kesmeden, ama stres de yapmadan. Hem beklentide olup hem sonuç ne olursa hayal kırıklığına uğramayarak. Hayat bizden ibaret değil. Ve sonunda ölüm var.

Saturday, May 18, 2024

Yolculuk


Geçenlerde denize daldım. Risksiz kıyıları terk edip, okyanusa açıldım. Fırtınalar kopuyor burada. Dalıp dalıp çıkıyorum. Bazen boğulacak gibi oluyorum. Sonra tekrar yükseliyorum. Bazen fırtına diniyor. Güneş açıp ısıtıyor. Bu bir yolculuk. Bir iman mücadelesi. Dün güneşli bir gündü, sanırım biraz olsun anlamlandırabildim neler olduğunu.

Hatalarımdan biri istememekti. Etliye sütlüye karışmadan, kimseye muhtaç olmadan yaşayacağım rahat bir hayat istiyordum sadece. Hayattaki bazı güzelliklere pek ilgim yoktu. Çünkü onlar bazı zorlukları da beraberinde getirebilirdi. Bu Müslümanca bir bakış açısı değil. İhtimallere göre yaşamak. Bu dünyadan sınanmadan geçmeyeceğimizi biliyoruz. Nitekim, evlilikle ilgili yaşayabileceğim olumsuzluklardan dolayı çekincelerim vardı, görüşmediğim eş adayı yine de imtihanım oldu. Hani, kaçılabiliyor muymuş imtihandan? Bu tevekkül eksikliği aynı zamanda, istemememin asıl sebebi yani. 

İşe başlamayışım, evlilikle ilgili çekincelerim, mesleğimden kaçışım hep bu yüzdenmiş aslında. Pişmanım, çok. Bunları fark etmek aynı zamanda umut ışığım da oldu. Bir zaman başıma gelen bir sebepten çok üzülüp, bir şey istedim Rabb'imden. O da gönderdi. SubhanAllah. Ama ben bunu fark etmedim. Fark etmeyişim, yine kendimi rüzgarda savrulan yaprak gibi bırakmam ve amaçsız yaşamamdandı. Duamı unuttum çünkü başka hevesler peşindeydim. Oyun, eğlence, hobilerim... O başıma gelen, beni üzen, bana ağlayarak dua ettiren şey de aslında hayırlı ve beni doğru yola çeken bir işaretmiş.

Sonra, işe başlamayıp ailemi mahzun ettim. İşe başlamama sebebim gerçekten mesleğimi sevmemem olsaydı eğer, haklı olabilirdim. Lakin yine aynı sebebe geliyoruz. Yaşayabileceğim problemlerden korktum. Tevekkül eksikliğinden. Bir kez bir uyarı almıştım, işe başlamayışımı takip eden bir zamanda. O zaman bunu yanlış yorumlayıp, tam tersine gittim. Hepten bırakmaya karar verdim. Ailemin ne istediğini pek önemsemedim. Halbuki Allah, anne ve babaya iyiliği tavsiye ediyordu.

Şu anda gerçekten anlıyorum. Yanlış yoldaydım. Rabbim işaretler gönderdi. Uzun zamandır içimi yakan, bazenleri boğan bu derdim de; aslında Allah'tan bir rahmet, beni doğru yola çekmek için bir işaretmiş. Allah yaptığı her işte hikmet bulunandır. SubhanAllah.

Peki geçtim mi sınavdan? Bitti mi? Daha bitmedi bence. Hala zaman zaman boğuluyorum. Şeytanla mücadele ediyorum. Bana Allah'tan ümit kestirmeye çalışıyor. Yakınlarıma karşı vesvese vermeye, aramızı bozmaya çalışıyor. Ama inanıyorum, Rabbim yardım edecek.

Sunday, May 12, 2024

Akıncı


Geriye baktığımda son birkaç yıldaki pişmanlıklarımın çoğunlukla korkaklıktan ileri geldiğini görüyorum. Hayata karşı korkaklık... Öyle çok da korkak biri olduğumu düşünmiyorum aslında. Ama belki de kendi cesaret kapasitemin/beklentimin aşağısındayım, mesele de bu.

Zira ben mehterlerle coşan, Akıncılar şiirini gözleri dolmadan dinleyemeyen biriyim. Dinlerken hayal dünyama girer, Tuna kıyılarında şanlı bir Türk akıncısı olurum. Oldum olası yiğit severim ve yiğitliğe hayranım. İçimde savaşçı bir prenses olduğuna yemin edebilirim.

Korkusuz değilim. Fiziksel korkuyu yıllardır bilir ve hissederim, ancak yenmekte de fazla zorlanmam. Bunu poligona gidip ilk kez gerçek tabancayla atış yaptığımda fark ettim. Üzerine düşündüm. Başta korktum, geri teper diye. Ama bu beni yapmaktan alıkoymadı, şimdi yine gitmek için sabırsızlanıyorum. Binicilikte de, yıllardır yapmama rağmen binişten önce biraz anksiyete yaşarım mesela. Engel atlarken, havuzda kaydıraktan kayarken... Beynimin derinliklerinde bir yerde bir şeylerin ters gitme ihtimali beni uyarır, rahatsız eder. Yine de yaparım. Bağımlısı bile olurum.

Ama iş daha kompleks korkular ve konfor alanımdan çıkmaya gelince, işte benim için yeni olan bu. Yetişkinlikle gelen... Sorumluluk alma... Karar verme... Hata yaparsam... İnsan ilişkileri... Ya üzersem... Kırarsam... Kırılırsam... Bana fırsatlar kaçırtan işte buydu. Beni birkaç yıl hayattan uzaklaştıran ve bugünlerde bin pişman eden... 

Halbuki, asıl cesaret belki de bu. Hayatı yaşamak. Hayat geçiyor ve durup seni beklemiyor. Yaşamak için gerekirse yanlış yapma riskini alabilmek gerekiyor. Bunun tevekkülle de çok bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Bir karar verirken Allah'ın rızasının hangi yönde olacağını da düşünmek, O'na sığınıp yola girebilmek gerekiyor. Yoksa yaşamamış olmak hatası var.

Belki bunu keşfetmem için bu yollardan geçmem gerekiyordu. Sadece kendim için yaşamak istememin, sorumluluk almak istemememin aslında hayatı yaşamamın, mutlu olmamın önünde engel olacağını anlamam gerekiyordu. 

Kaçırmış olabileceğim son fırsatı düşündükçe içim yanıyor hala. O benim için gönderilmişti, tesadüf asla değil. Yıllardan beri, dudaklarımdan dökülmeden kalbimden geçen duamdı. Nasıl farkedemedim, nasıl bir gafletteydim... Ama Allah'tan umudumu kesmedim. Derslerimi aldım. O'na yöneldim. O'nun gücü her şeye yeter. Umut kesmek yok.

Wednesday, May 8, 2024

The Dua

Well... There were signs about he might be the hayr one. I've been aware of that for a long time. But today I shockingly realized something else... And that is he was my accepted dua. 

Eleven months before I first knew about him, I had made a dua. A dua for a hayr spouse with one or two specific things, I was probably crying at the time. Before that, I wasn't expecting or seeking something like that; however right after the occasion happened around May 2022, I wanted it so desperately.

Don't know how long I prayed for it, but then I must surely forgot about it. Because when last year I was told about him, I said I'm not considering right now. I was very unsure though.

It took me four months to figure out what I want, and feel fully ready for something like that. I realized several qualities in him that I would love, and although they were out there when they first told me about him I somehow hadn't quite get it. In between those times, I got signs too. My reaction was like, excitedly, "yeah?! he might be the one.". I never thought I should've actually act upon those signs. I thought I just needed to wait.

And today, I recalled the dua I've made almost two years ago... Yes, SubhanAllah. This gives me regret and hope at the same time. This whole occasion taught me many lessons about myself, the life and duas... My life has changed a lot within a year... in a good way.

Also yesterday, I came to the point that I felt guided enough by Allah about the whole situation. Now thankfully I know what to do, how to make dua about it. I feel much better now, may Allah make it hayr and whatever respond He gives my dua, make my heart fully content with it.


Yalan

İnsan ilişkileri, arkadaşlıkların çoğu. Çoğu kendisine fayda sağladığı için arkadaş oluyor ve sürdürüyor. Senin iyiliğini düşünen az. Anne, ...